Bugün, 12 Mayıs 2025 Pazartesi

MUSA ALİOĞLU


TÜRKİYE HAVA SAHASI İSRAİL’E YASAK!

Türkiye’nin coğrafi konumu jeopolitik ve askeri açıdan çok önem arz ettiği gibi sivil havacılık bakımından da dünyanın kesişme noktalarındandır.


Türkiye’nin coğrafi konumu jeopolitik ve askeri açıdan çok önem arz ettiği gibi sivil havacılık bakımından da dünyanın kesişme noktalarındandır. 

Bunun nedeni, 60’ı aşkın ülkeye dört saatlik uçuş mesafesinde olmamızdır. 

Geçmişte olduğu gibi, bugün de İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı Doğu’dan gelip Batı’ya giden ve aynı şekilde Batı’dan gelerek Doğu ülkelerine giden uçakların çoğu kez zorunlu durak noktasıdır. Bundan daha önemlisi tam 1 milyon metrekare genişliğindeki Türkiye hava sahası da bu güzergahı kullanan birçok yabancı havayolunun transit üst geçiş bölgesi olma özelliğini taşıyor. 

Havayolu ulaşımında herhangi bir ülkeye uçuş yapabilmek için veya bu ülkenin hava sahasını kullanmak için ticari uçakların ön izin alması şarttır.

Farklı prosedür uygulansa da devlet uçakları (VIP) da bu kurala tabiidir.

1944’te imzalanan Şikago Anlaşması ile birinci trafik hakkı olarak, bir devlet kendi ülkesinden başka bir ülkeye giderken iniş yapmaksızın başka bir ülkenin hava sahasını kullanabilir. Bu hak diğer hakları kullanmada olduğu gibi yapılan ikili anlaşmalarla tanınır. 

Türkiye, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’na üye olan 193 ülkenin 175’i ile ikili hava anlaşması imzalamıştır. Yapılan bu ikili anlaşmalarla başta THY olmak üzere diğer havayollarımız da, 132 ülkede 349 noktaya uçuş yaparken birçok ülkenin de hava sahasının kullanıyor. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızın verdiği bilgiye göre 2024 yılında Türk hava sahasını, 521 bin 724'ü transit üst geçiş olmak üzere 2 milyon 290 bin 581 uçak kullanmış. Bu demektir ki Türkiye semalarından her 14 saniyede bir uçak geçmiş. Transit geçiş sayısı da 2023 yılına göre yüzde 5,5 artmış. 

Somut bir örnek vermek gerekirse 27 Nisan tarihinde Türk hava sahasında bin 729 transit uçuşa hizmet verilerek tüm zamanların en yüksek transit uçuş sayısına ulaşıldı. EUROCONTROL verilerine göre Türkiye’nin hava sahası Avrupa, Körfez ve bazı Asya ülkeleri arasında hava köprüsü işlevi görerek bölgede transit trafiğin merkezi oldu. 

Bu rakamlara bakarak Türkiye hava sahasının “Yol geçen hanı” olduğunu söylemek çok yanlış bir düşüncedir. 

Hava sahamızın kullanımıyla ilgili olarak basına yansıyan bir haber bu konudaki hassasiyetimizi gösteriyor. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun dost ülke Azerbaycan’a yapacağı ziyaret için VIP uçağına üst geçiş için izin vermediğimiz İsrail basınında yer aldı.

Konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun uçağına üst uçuş izni verildiği (!) yönündeki iddialara ilişkin açıklama yapıp “İsrail Başbakanı’nın uçağına üst uçuş izni verildiği yönündeki iddialar kesinlikle doğru değildir. Bu yönde bize iletilen talep bulunmamaktadır." derken İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi de aynı mealde bir açıklama yaptı. Gazeteci Ertuğrul Özkök, İsrail medyasına dayandırdığı yazısında şu görüşlere yer verdi;

“Siyon Kanadı” (Wing of Zion-M.A) İsrail Hava Kuvvetleri envanterindeki bir Boeing 767-338ER modeli nakliye uçağı. Bu uçak İsrail Cumhurbaşkanı ve Başbakanının resmi ziyaretlerinde devletin resmi taşıyıcısı olarak kullanılıyor. İkinci el bir uçak.

Daha önce Avustralya’nın Qantas Havayolu tarafından kullanılmış bir yolcu uçağıydı. Bu uçak 115 milyon dolarlık bir bütçeyle satın alınmıştı.

Ancak içinin düzenlenmesiyle 207 milyon dolara mal oldu ve ilk uçuşunu 3 Kasım 2019’da yaptı. Ancak uçağın yıllık operasyon maliyeti 12 milyon doları bulunca İsrail vergi mükelleflerinden, yani vatandaşlarından ve muhalefetten çok eleştiri geldi. Bunun sonunda devletin bir süre için bu uçağı kullanması durduruldu.

Netanyahu tekrar iktidara gelince uçağı tekrar kullanmaya başladı ve ilk olarak geçen temmuz ayında Washington’a yaptığı resmi ziyarette kullandı. (Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu’nun bu uçuşa güvenlik gerekçesiyle İsrail Hava Kuvvetleri jetlerinin eşlik etmesini istediği iddia edilmişti. M.A) Bu ziyaret nedeniyle Siyon Kanadı uçağının bir denizaşırı uçuşunun 200 bin dolara mal olduğu kamuoyuna açıklandı.

İşte Bakü’ye uçuş izni verilmeyen “Siyon Kanadı” bu uçaktı.

İsrail kaynakları ziyaretin ertelenme nedeni olarak işte AA’nın bu yalanlanmasını gösteriyordu.

Şimdi o haberin devamı vardı ve ziyaret ertelenmişti. Çünkü bu durumda Netanyahu’nun Yunanistan, Bulgaristan sahasından geçip Karadeniz üzerinden gitmesi gerekiyordu ki bu da yolu iki katına çıkarıyordu. Ne var ki AA bu konuda tek satır haber yayınlamadı. Dün Dışişleri’nin internet sitesine girdim. Orada da herhangi bir açıklama yoktu. (Daha sonra yapıldı. M.A) Ankara’da tuhaf bir sessizlik hüküm sürüyordu. Türkiye başından beri bu ziyaret konusunda derin bir sessizliğe büründü. Resmi olarak hiçbir açıklama yapılmadı. Bu sessizlik Ankara’da birçok kişi tarafından “Türkiye’nin bu ziyaretten hiç mutlu olmadığı” biçiminde yorumlanıyordu.

Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’e yine yüklenmeye başladığı günlerde uçuş izni verse bunun muhalefet tarafından kullanılma ihtimali güçlüydü. Tabii bu sessizlik perdesi arkasında bu ziyaretin ertelenmesi konusunda çok sessiz bir diplomasinin sürdürüldüğünden kendim kadar eminim. Merak ettiğim konu, Türkiye bu diplomasiyi hangi amaçla yaptı? Netanyahu’nun ziyaretini erteletmek için mi…”

İsrail basını “Netanyahu’nun uçağına üst geçiş izni verilmedi” derken Türk resmi makamları böyle bir başvuruda bulunulmadığını resmen açıklıyordu.

Doğrusu nedir, zamanla ortaya çıkar.

Türkiye hava sahası her ülkeye ve her kişiye anında açılacak bir yer değildir. Hele ki, bu Netanyahu denen şahıssa. 

Kim olursa olsun, son sözü elbette ki Türkiye Cumhuriyeti söyleyecektir.   

Mutlu yarınlar Türkiye’m. 

 

 

REHBER ŞERİF YENEN’DEN BİR BAŞYAPIT

 TURKİSH ODYSSEY; TÜRKİYELİ BAKIŞ AÇISI 

 

Hafta başında rehber ve yazar Şerif Yenen’den nazik bir davet aldım. 

“37 yıllık rehberlik kariyerimin bir nevi ustalık eseri olarak gördüğüm Turkish Odyssey isimli kitabımı yayımlamanın heyecanını yaşıyorum. Bu heyecanı sizlerle paylaşmak istiyorum” diyerek çağrıldığım bu davete icabet ettim. 

Önce size Şerif Yenen’ı tanıtmalıyım.

Tanıdığımda İstanbul Rehber Odası ve Türkiye Rehberler Birliği (TÜROB) Başkanlığı yapan ve Dünya Rehberler Birliği yönetiminde de görev alan Yenen, 1989 yılından beri aktif olarak turizm sektörünün içinde. Seyahat uzmanı, turist rehberi, uluslararası konuşmacı, rehber kitapların yazarı ve turizm filmleri yapımcısı gibi farklı görevler üstlenmiş başarılı bir isim. 

Tanıtımını yaptığı “Turkish Odyssey” (A cultural guide to Türkiye) adlı eseri, 1997 yılında ülkemizde bir Türk tarafından İngilizce yazılan gezi rehberi olup, zengin kültür mirasımızı uluslararası turizmcilere tanıtmış.

Turkish Odyssey adlı üç ciltlik eserin yenilenmiş ve genişletilmiş baskısının Pera Palas’taki tanıtımında sözlerine,

“Bu kitap öncesi olan bir eser. Rehber olduğumda turizmle ilgili kitapların ne yazık ki tamamı yabancı kaynaklardı. Kültürümüzü hafife alan, hassasiyet ve değerlerimizi atlayan bu kitaplar Anadolu’yu Grek kültürünün bakış açısıyla anlatıyordu. Anadolu bakış açısını öne alan ve kültürümüzü yücelten bir anlayışla yazılan bu kitap rehberler tarafından çok beğendi, başucu kitabı oldu.” diye başlayan Yenen, daha sonra şöyle devam etti; “Rehber kitap adı yetersiz kalır, bu Türkiye tarihini anlatan bir başvuru kitabıdır”. Kitap, İtalyancaya ve Almancaya da çevrildi ve CD olarak yayınlanıp,  adlı web sitesine de konuldu. 

Şerif Yenen’in “37 yıllık rehberlik hayatımın ustalık eseri” dediği kitap önceleri 560 sahife iken yeni haliyle tam 1370 sayfaya çıkmış. 

“Bu kitabı hazırlarken Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan destek istediniz mi?” şeklindeki soruma “Ne yazık ki bu tür desteğe içerikte geçen bazı kelimeleri sakıncalı bularak sıcak bakmadılar” demesine doğrusu hiç şaşırmadım. 

Sponsoru Yüksel Carpet’e teşekkür etmeyi ihmal etmeyen Şerif Yenen, “Türkiye’nin tanıtımı için, başta THY ve TGA (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı) olmak üzere ilgili kuruluşların ve kişilerin yabancılara vereceği en güzel hediye bu kitap olmalıdır.” dedi. 

Arkeolog Prof. Dr. Ekrem Akurgal’ın önceki baskısı için “Türkiye’yi ve Anadolu tarihini canlı bir üslupla tanıtıyor ve bir başvuru kaynağı olarak her evde, her okulda yer alması gerekiyor” diye övdüğü Turkish Odyssey adlı kitabın içeriği şöyle:

1. Cilt, Türkiye’nin kültürü, arkeolojisi, tarihi, mitolojisi, sanatları, mimarisi, dilleri ve insanlarına derin bir bakış sunarak ülkenin kimliğini kapsamlı bir şekilde anlamayı sağlıyor.

2. Cilt, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerine odaklanarak, bu bölgelerin benzersiz çekiciliğini ve kültürel simge yapılarını ortaya çıkarıyor.

3. Cilt ise, okurları Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yanı sıra Karadeniz bölgesine doğru bir yolculuğa çıkararak, bu bölgelerin çeşitliliğini ve doğal güzelliklerini gözler önüne seriyor.

Üç ciltlik bu yapıt, Türkiye’nin geçmişi ve bugünü hakkında en kapsamlı bir rehber olma özelliğini taşımaktadır. Turkish Odyssey adlı bu baş yapıtın gezginler, akademisyenler ve meraklılar için vazgeçilmez bir yol arkadaşı olacağından şüphem yok. 

Devletin, bakanlıkların veya kamunun yapması gereken işi yapıp Türkiye’nin tanıtımı için böylesine önemli bir eseri hayata geçiren Şerif Yenen’e kocaman bir teşekkür borcumuz vardır diyorum. Elinize, emeğinize ve zihninize sağlık.

  • BIST 100

    9678,16%3,06
  • DOLAR

    38,77% 0,03
  • EURO

    43,10% -1,25
  • GRAM ALTIN

    4015,28% -3,08
  • Ç. ALTIN

    6510,12% -3,08
  • Pazartesi 28.7 ° / 15.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 24.3 ° / 14.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Salı 24.3 ° / 14.8 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Adıyaman

12.05.2025

  • İMSAK 03:37
  • GÜNEŞ 05:13
  • ÖĞLE 12:28
  • İKİNDİ 16:18
  • AKŞAM 19:34
  • YATSI 21:03